daily news geo
türkiye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster


Artık Dailynewsgeo.com Bundle Haber içeriklerinde.. size şiddetle indirmenizi tavsiye ediyor ve dünyanın tüm haberlerini tek kaynaktan okubileceğinizi söylüyorum. İnanmadınız mı o zaman adresine giriyorsunuz ve haberdar oluyorsunuz.
https://bundlenews.co/




Okurlarımız My Bundle > Kaynak Ekle içerisinden aratarak ya da Gündem kategorisi altında listelenen kaynaklar arasından erişerek favorilerine ekleyebilir ve My Bundle içerisinden haberlerimize ulaşabilir.



İyi okumalar.
www.dailynewsgeo.com sizlerle haberde buluşmaktan mutluluk duyar.

sosyal deney

Sosyal öğrenme; Bandura'nın sistemi davranışçı olmasının yanı sıra bilişsel özellikler de taşıyordu. Sosyal öğrenme kuramı, bilişsel öğrenme kuramı ile analitik davranışçı kuram birleştirilerek ortaya konulan bir çeşit orta yol kuramıdır.

Bu kuram hem davranışçı hem de bilişsel öğrenme kuramından farklı bir yapıya sahip olmakla birlikte her iki kuramın özelliğini de taşımaktadır. Bandura’ya göre öğrenmelerin temelinde mutlaka her davranışı organizmanın yapması ve elde ettiği sonuçlara bağlı olarak davranışı şekillendirmesi söz konusu değildir. Birçok öğrenmenin temelinde gözlem ve başkalarının yaptığı davranışlar yoluyla öğrenme vardır.

Sosyal öğrenmede aslolan bireyin başkalarını gözlemleyerek öğrenmesidir. Öğrenmenin etkililiği, öğrenenin modelden gözlemlediği davranışı taklit edebilme kabiliyetidir.
Bandura Sosyal Öğrenmeyi gözlem yoluyla öğrenme olarak da isimlendirmektedir. Ancak taklit yoluyla öğrenme ile gözlem yoluyla öğrenmenin birbirinin yerine kullanılamayacağını da vurgulamaktadır.

Model almada birey gözlediği kişinin başarıya ulaştığı ve hoşa giden sonuca ulaşılan davranışlarını alırken, taklit söz konusuyken iyi ya da kötü ayrımı yapılmaksızın gözlenilen kişinin tüm davranışlarının aynen alınması söz konusudur. Model alma söz konusu olduğunda bir sınıf ortamında yanındaki arkadaşıyla konuşup öğretmeni tarafından azarlanan arkadaşını gören öğrenci bu davranışı yapmama eğiliminde olacaktır. Azarlanan öğrenci başka bir derste öğretmenin sorduğu soruları cevaplayarak öğretmeninden övgü almış ise bu davranışlar ise davranışları gözleyen öğrenci tarafından yapılacaktır.

Sosyal Öğrenme Kuramındaki Temel Kavramlar
Sosyal öğrenme kuramında öğrenme ortamında olan kişi yani öğrenen gözlemci, öğrenilecek olan ise model olarak isimlendirilebilir. Gözlemci başkalarının davranışlarını gözleyip bu davranışları tekrar etme ya da yapmama eğiliminde olacağından da etkinliği doğrudan kendisi yapmayıp dolaylı yoldan etkilenecektir. Bu nedenle Sosyal öğrenme kuramında öğrenmeyi sağlayan dolaylı yaşantılar bulunmaktadır.

Bunlar;
* Dolaylı Pekiştirme
* Dolaylı Ceza
* Dolaylı Güdülenme
* Dolaylı Duygusallık


Dolaylı Pekiştirme: Model yapmış olduğu davranışlar sonucunda ödüllendirilmiş ise, gözlemcinin (öğrenen) o davranışı tekrar etme olasılığı artacaktır. Dolaylı pekiştirmede pekiştireç öğrenene değil davranışı yapana yani modele verilmektedir.

Dolaylı Pekiştirme: Modelin yapmış olduğu davranış sonunda bir ceza ile karşı karşıya kalır ise, davranışı gözleyenin o davranışı yapma eğilimini azaltır ya da ortadan kalkar. Dolaylı pekiştireçte olduğu gibi ceza öğrenene değil davranışı yapana yani modele verilmektedir.

Dolaylı Güdülenme:
Gözlenen davranış sonucunda model hoşa giden bir sonuçla karşılaşır ise, gözleyen kişi bu davranışı yapmaya istek duyar. Modelin başarısı gözleyenin o davranışı yapması için onu tetikler ve harekete geçirir.

Dolaylı Duygusallık: Gözleyen davranışı yapıp herhangi bir zarar görmese de modelin davranışları nedeniyle korku ve kaygı hissedebiliriz. Model alınan kişi bizim sevdiğimiz ve bize yakın bir insansa onun korktuklarından korkma, onun sevdiklerini sevme eğiliminde oluruz.

Modelin Nitelikleri ve Model Alma
Sosyal öğrenme kuramında model alınanın temel nitelikleri model alma davranışına yön veren önemli bir kriterdir.
* Yaş: Model alınan kişinin yaşı gözleyene ne kadar yakınsa model alma davranışı o kadar artacaktır.
* Cinsiyet: Gözlemci kendi cinsinden kişilerin davranışlarını daha çok model alır. Özellikle çocukluğun ilk yıllarında bireylerin cinsiyet kavramını öğrenmeleri için önlerinde kendi cinslerinden bir modelin olması gereklidir.
* Karakter: İçinde bulunduğu grup içerisinde büyük bir güce sahip, karar verme ve uygulama açısından baskın karakterlerin davranışlarının model alınması daha yüksektir. .
* Benzerlik: Gözleyen kendisine benzeyen ortak noktaya sahip olduğunu düşündüğü kişilerin davranışlarını daha çok model alır. Özellikle yakın arkadaş gruplarında bireylerin birbirinden nasıl etkilendiği ve giyim, konuşma, yürüyüş vb. gibi davranışların birbirine ne kadar çok benzediğine dikkat edin.
* Statü: Model almayı etkileyen bir diğer özellikte modelin sahip olduğu statüdür. Eğer model toplumda yüksek bir statüye sahipse, bu modelin davranışlarının model alınması daha yüksek bir ihtimaldir. .

Öz Yeterlik ve Model Alma

Bandura’ya göre sosyal öğrenme kuramında model alma ya da taklidi etkileyen en önemli faktörlerden biri gözleyenin kendi yeterlikleri konusunda duyduğu inançtır. Bireyin karşılaştığı sorunlara nasıl çözümler getirebileceğine ilişkin kendi hakkında duyduğu inanç öz yeterlik olarak adlandırılmaktadır.
Öz yeterlik algısı yüksek olan bireylerin karşılaştığı problemleri çözebileceğine karşı duyduğu inanç taklit ya da model alma davranışlarını azaltacak, birey yeni yaşantılar geçirmeye, çevreyi kontrol etmeye daha çok istek duyacaklardır. Öz yeterlik algısı düşük olan bireylerde farklı etkinliklerde bulunma ya da yeni şeyler deneme isteği daha az olacağı, karşılaştığı problemleri çözebileceğine duyduğu düşük inanç başkalarının davranışlarını taklit etme ya da model almayı artıracaktır.

Gözlem Yoluyla Öğrenme Süreci
* Dikkat
* Hatırlama (Zihinde Tutma)
* Davranışa Dönüştürme
* Güdüleme

Dikkat: Sosyal öğrenme kuramında ilk adım dikkattir. Gözleyenin, modelin davranışlarını izlemesi ve algılaması gerekmektedir. Modelin davranışlarındaki, basitlik, açıklık, ilgi çekicilik ve işlevsel olması dikkat sürecini etkilerken, gözlemcinin tercihleri, hazırbulunuşluğu, duygusal durumu ve algılama kapasitesi bu süreci etkilemektedir.

Hatırlama (Zihinde Tutma): Dikkat edilen davranışın gözleyen tarafından zihinde tutulması gerekmektedir. Gözleyen modelin davranışlarını sembolleştirerek kodlamakta ve belekte saklamaktadır. Kodlama sürecinde sözel semboller, görsel semboller ağırlıklı olarak kullanılmaktadır. Hatırlama sürecinde gözleyenin modelin davranışlarını zihinsel olarak tekrar etmesi gerekmektedir.

Davranışa Dönüştürme:
Üçüncü aşama, gözleyenin bellekte kodladığı davranışları yerine getirmesidir. Zihinde saklanan ve tekrar edilen davranışlar gözleyen tarafından psiko-motor (bedensel) olarak yerine getirilir. Davranışa dönüştürme aşamasındaki en önemli özellik gözleyenin fiziksel kapasitesidir. Gözleyen davranışı yerine getirdiğinde, yerine getirdiği davranış ile gözlediği davranış arasında bir fark görür ise düzeltme işlemine girişecektir.

Güdülenme:
Sosyal öğrenme kuramında model alınan yaptığı davranışlar sonucunda çevreden olumlu dönütler alır ise bu davranışların yapılma sıklığı artacaktır. Sosyal öğrenme kuramı davranışçı yaklaşımlardaki güdülenme anlayışına karşı çıkarak bireyin yaptığı bir davranış sonucunda karşılaştığı duruma göre etkinliği yapma yada yapmama eğiliminde olmadığını ifade etmektedir. Kurama göre gözleyeni güdüleyen modelin yaptığı davranış sonucunda elde ettiği kazanımlardır.

Çaba ve gayret, başarı ve başarının anahtarı olarak kabul edilmektedir. 

Fakat bireyler, saf yeteneğe veya doğal beceriye göre başarı belirlemede çabanın ne kadar önemli olduğuna dair farklı inançlara sahiptirler. Son yıllardaki araştırmalar, bir zihniyet büyümesinin, yani istihbarat ve becerinin geliştirilebilirliğini vurgulayan, yetenekten ziyade sıkı çalışma ve çabaya odaklanan ve başarısızlıkları ve aksilikleri potansiyel öğrenme fırsatları olarak gören bir dizi inançla- rın, daha sonraki akademik ve hatta yaşam başarısı için ne kadar önemli olduğunu tespit ettiler.

Dahası, öğrencileri çaba göstermeye ve başarısızlıkları öğrenme fırsatları olarak görerek öğretmek, bireysel başarıları ve sonuçları artırmak için müdahaleler için umut verici bir mana oluşturur. 

Fakat böyle inançlar veya zihniyetler, kalıtsal kişilik özelliklerine benzer bir şey midir yoksa yetişkinler, çok küçük bir yaştan itibaren çocuklarda teşvik edilmesinde önemli bir rol oynayabilir mi? 

Leonard ve ark ( bilim insanları ), bebeklerin zor bir işin değerini öğrenebildiklerini göstermek için yetişkin bir hedefe ulaşmanın çok uğraştırdığını gözlemleyerek, kendi zorlu görevleriyle yüzleştikleri zaman daha fazla uğraşmalarını ve azim sahibi olduklarını ortaya koyuyor.


CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’DAN AÇIKLAMALAR

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’daki İslam İşbirliği Teşkilatı Ombudsmanlar Birliği 1. Genel Kurulu, Avrupa Ombudsmanlar ve Akdeniz Ombudsmanlar Birliği Yürütme ve Yönetim Kurulu Toplantısı’nda konuşuyor.

Uluslararası Ombudsmanlık Konferansı katılımcıları, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, "Güçlünün güçsüzü ezdiği dünya düzenine karşı verdiği mücadele, insanlığa yaptığı katkılar ve mazlumların yükselen sesi olması" dolayısıyla Nobel Barış Ödülü verilmesini önerdi..

Kamu Denetçiliği Kurumu tarafından düzenlenen ve dün başlayan Uluslararası Ombudsmanlık Konferansı, "Irkçılık, Yabancı Düşmanlığı ve Nefret Söylemi" başlıklı oturumla devam ediyor.

Katılımcılar, ''Güçlünün güçsüzü ezdiği dünya düzenine karşı verdiği mücadele, insanlığa yaptığı katkılar ve mazlumların yükselen sesi olması" dolayısıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a Nobel Barış Ödülü'nün verilmesi gerektiğine dair çağrıda bulundu.

OMBUDSMANLIK NEDİR?

Ombudsman, şikayetleri ve bir takım teşebbüsleri ele alıp değerlendiren ve bunlara her iki taraf için de tatmin edici çözümler bulan kişidir. Kelime kökeni açısından İsveççe'de “arabulucu” anlamına gelen ‘ombuds’ ve “kişi” anlamına gelen ‘man’ kelimelerinden oluşmuştur ve aracı kişi anlamına gelmektedir. Ombudsman kelimesi İsveççe'de genellikle delege, avukat, vekil veya bir diğer kişi veya kişiler tarafından o kişi veya kişiler adına hareket etmeye ve onların haklarını korumaya yetkili kılınmış kimseyi ifade etmek için kullanılır. 

Kurumsal olarak Ombudsman terimi, Parlamento tarafından halkın şikayetlerini dinleyip, çözümlere ulaştırmak üzere seçilmiş kimse veya kimseleri simgelemektedir. Ombudsman’ın Türkçe karşılığı için kamu denetçisi, arabulucu, kamu hakemi, medeni hakların savunucusu, parlamento komiseri gibi tanımlamalar teklif edilmiştir. Sonuç olarak, Ombudsman kamu hizmetlerinin yürütülüşündeki adaletsizlikler hakkında, konudan etkilenenlerden şikayetleri almak, bu konularda araştırmalar yapmak ve sorunları çözmekle görevlendirilmiş, bağımsız bir kamu otoritesidir. 

Ancak; Türk Dil Kurumu (TDK) e-posta aracılığı ile kullanıcılarına gönderdiği bilgide bu sözcüğü şu ifadelerle açıklamıştır: ombudsman : İngilizce kökenli bu söz hukukta “ Parlamento tarafından görevlendirilen, vatandaşları resmî makamların keyfî ve yasa dışı davranışlarına karşı korumakla görevli kişi veya kurum.” anlamında kullanılmaktadır. Bu söz için kamu denetçisi karşılığı önerilmiştir.

Kaynak: AA

yeni içişleri bakanı ile ilgili görsel sonucu



Dışişleri Bakanı, NATO Genel Kurulu'nda Ermeni vekile sert tepki gösterdi: Dürüst olun. Siz sanki bir barış meleğisiniz. Karabağ'ı ben mi işgal ettim? Yakaladığımız PKK'lar içinde Ermeniler de var.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ermenistan Milletvekili Koryun Nahapetyan'ın sorduğu "Türkiye DEAŞ'ı mı destekliyor" sorusuna tepki göstererek, "Bizim DAEŞ'e destek verdiğimizi nasıl söylersiniz? DAEŞ'e karşı şuanda aktif operasyonu sürdüren kim? Dürüst olmak lazım" dedi.

ERMENİ VEKİLE TEPKİ

NATO Parlamenterler Asamblesi 62. Genel Kurulu'nda katılımcılara hitap eden Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ermeni Heyeti Başkanı Milletvekili Koryun Nahapetyan'ın, Türkiye'nin DEAŞ'ı destekleyip desteklemediğini sorması üzerine Ermeni vekile tepki gösterdi.

ATATÜRK'ÜN SÖZÜNÜ HATIRLATTI

Bakan Çavuşoğlu, Türkiye'nin kuruluşundan bugüne kadar komşularıyla barış içerisinde yaşamaya çalıştığını belirterek, "Sorunuza çok teşekkür ediyorum. Bizim yurtta sulh, cihanda sulh anlayışımız bu Atatürk'ün Cumhuriyeti kurarken söylediği bir ilke. Aynı şekilde komşularla en iyi ilişkileri sürdürme sorunsuz bir şekilde sürdürme anlayışımız devam ediyor. Bu sebepten yıllardır çok sorunumuz olmasına rağmen örneğin Ege'de anlaşmazlıklarımız var. Yunanistan'la istikşafi görüşmeler çerçevesinde gerilimi arttırmadan devam ediyoruz. Bulgaristan'la ilişkilerimiz çok iyi. Ukrayna ile ilişkilerimiz mükemmel, Gürcistan'la ilişkilerimiz mükemmelin de ötesinde, hiç sorun yok. Rusya ile bir sorunumuz oldu. Ama biz Rusya ile ilişkilerimiz iyiyken de Suriye, Esad konusunda, Ukrayna konusuna tatlı düşündük, yine tatlı düşünüyoruz. İlkeli tutumumuz devam ediyor" dedi.

"IRAK VE SURİYE'NİN PARÇALANMASINI İSTEMİYORUZ"

Irak'ın ve Suriye'nin toprak bütünlüğünü savunduklarını söylene Mevlüt Çavuşoğlu, "Suriye ile ilişkilerimize baktığımızda, Suriye şuanda yönetilemiyor. Maalesef bir rejim 600 binden fazla insanı öldürmüş. Kimle ilişkileri iyi sürdüreceksiniz. Bizden kaynaklanan bir şey de değil. Arap baharıyla olmuş. Aynı şekilde Irakla bizim herhangi bir sorunumuz yok. Ama bizim Maliki döneminin mezhepçi anlayışıyla Irak'ı bu duruma getireceğini başından beri söylüyorduk. Biz hem Irak'ın hem Suriye'nin toprak bütünlüğünü destekliyoruz. Parçalanmasını istemiyoruz" diye konuştu.

"DAEŞ BİZDEN NEFRET EDİYOR"

Türkiye'nin DEAŞ'la etkin şekilde mücadele eden bir ülke olduğunu vurgulan Çavuşoğlu, "Şimdi sizin iddialarınıza gelince değişik görüşler içinde olabiliriz. Siz Ermenistan'dansınız ben de Türk'üm ama önce dürüst olmamız lazım. Hele siyasetçiysek çok dürüst olmamız lazım. Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi yıllarımda da gördüm. Maalesef Ermeni arkadaşlarımız hiç dürüst olmuyorlar. Bizim DAEŞ'e destek verdiğimizi nasıl söylersiniz? DAEŞ'e karşı şuanda aktif operasyonu sürdüren kim? Bugüne kadar hangi ülke DAEŞ terör örgütünün teröristini öldürmüştür. Sadece Başika kampımızda 700'den fazla DAEŞ terör örgütü mensubunu yok ettik. Siz diyorsunuz ki DAEŞ'e destek veriyorsunuz. DAEŞ bizden nefret diyor. Web sayfalarına bak Recep Tayyip Erdoğan birinci düşman ve ben dahil, onun yakın arkadaşları. İçeride ve dışarıda terörün her türlüsüyle mücadele ediyoruz. İkincisi yabancı terör savaşçılar akımını biz durdurduk. 52 bin kişiye gişe yasağı koyduk. Bugüne kadar 4 in kişiyi yakaladık, geldikleri ülkelere iade ettik" şeklinde konuştu.

ERMENİ VEKİLE DEMEDİĞİNİ BIRAKMADI

Türkiye'nin savaştığı terör örgütü DEAŞ'a destek vermesinin mantık dışı olduğunu belirten Çavuşoğlu, "Türkiye'de DAEŞ'le bağlantılı 2 bin kişi tutuklu. DAEŞ'in ideolojisinin öldürülmesinde en etkili kişiyiz. Bunlar dini suistimal ederek 125 ülkede insan devşiriyor. Biz de çağrıda bulunuyoruz bu teröristlere katılmayın, bunların İslam'la bir ilgisi yok diyoruz. Şimdi siz çıkıyorsunuz hiç de dürüst olmayan bir şekilde DAEŞ'e destek verdiğimizi söylüyorsunuz. Rusya ile aramız soğukken bunu Ruslar da dile getiriyordu. Ben de onlara şu öneri de bulundum. Sen benim dostumsun, tecrübeli bir dışişleri bakanısın. Bana söylediklerinle ilgili bir delil ver, ben bugün istifa edeceğim. Ama bana bir delil veremezsen ben de bundan sonraki hayatını geçirmek için, tatil yapmak için Antalya'ya davet ediyorum dedim. O da bana dedi ki sen çok tecrübeli bir bakansın, Türkiye senden daha iyi bir bakan bulamaz o yüzden kalmanı istiyorum. Bu ne demek? Ellerinde bir delil yok demektir. Dürüst olmak lazım" ifadelerini kullandı.







 Ünlü model, tekrar Müslüman olduktan sonra dövmelerini sildirmeye başladı. Kazaz ilk olarak vücudundaki sonsuz aşk dövmesini sildirerek başladı.Kıyafetlerinde de dekolteden vazgeçen Tuğçe Kazaz, türban defilesine çıkarak da ses getirdi. Son aylarda büyük bir değişim geçiren Tuğçe Kazaz, hayatıyla ilgili şaşırtan kararlar almaya devam ediyor. Yunan eşi Yorgo Seitaridis'le evliyken Hıristiyan olan Kazaz, bir süre önce yeniden Müslüman oldu. Ünlü model, ardından da İslam dinini öğrenmeye başladı.



TEMAD Genel Başkanı Ahmet Keser, astsubaylara yönelik ayrımcılık ve adaletsizliklere karşı durmak için ölüm orucu eylemi başlatacaklarını söyledi.


Özlük haklarının iyileştirilmesi için mücadele eden astsubaylar, ölüm orucu kararı aldı. Doğan Haber Ajansı'na konuşan TEMAD Genel Başkanı Keser, 1975 yılından bugüne astsubaylara yönelik sosyal ve ekonomik hiçbir iyileştirmenin yapılmadığından yakındı. 2011 yılında başkanlığına geldiği ve bugün 90 şubesi ile 42 bin üyesi olan TEMAD'ın yönetim kuruluyla birlikte düzenledikleri talepleri ilgili kurumlarla paylaştıklarını belirten 


Keser, "İlgili kurumların bu konuyla ilgili yetersiz yaklaşımları sonucunda biz sesimizi daha net ve kabul edilebilir bir şekilde duyurabilmek amacıyla yönetim kurulumuzun oy birliğiyle 'ölüm orucu' kararını aldık" dedi.  


Dailynewsgeo. Blogger tarafından desteklenmektedir.